alp kamber

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Umut etmek



.
Uzun hastane gecelerinde hayat ve  anlamı üzerine çok kafa patlattım. Hastane bahçesindeki ağaçların rüzgarla dans edişlerini izledim mesela, güneşin gülümseyişine sahit oldum bi çok sabah. Boklarını yiyen kargaları, baharı müjdeleyen papatyaları gördüm. Hasta ve yakınlarının umutsuz yüzlerindeki umutlu bekleyişin bizzat tanığı oldum.
Umut ettim bende umutsuzluk tüm benliğimi kaplamışken. 

Tevazusu olmayan, pegonya yeşili duvarlara çalınmış anıları seyre daldım. Hikayeler dinledim, bazen de bekleme salonundakilerin horlama seslerini işledim aklıma örgü örgü uykusuz gecelerde..
Düşündüm varlıkla yokluk arasındaki ince farkı.
Buldum da sanırım kıyısından köşesinden.
Meğer çözmeye çalıştığımız yaşam karmaşası ''nefes alış verişin saniyelik ritüelinden ibaretmiş. Meğer hayat ve anlamı üzerine yazılan, çizilen, öğretilen, anlatılan her şey acayip faso fisoymuş. Bomboşmuş.!!
............................................................................................................................................
Geçen hafta tam da bu kavramların anlamsızlıkları arasında boğulmuşken kaybettim büyükbabamı.
Kısmet. Yapacak bir şey yok.!
İnsan en çok ta yapacak bir şeyi olamamasına kahroluyor sanırım.
Derin ve puslu bir kuytuda yapayalnız hissediyor kendini.
Çok  yalnızım.!!
Kendimi yalnız hissediyorum, ki bu yalnızlıktan da kötü bir şey..
Gerçi yabancısı  sayılmam bu bir başınalık hissinin, lakin bu seferki bi başka.
Dostların gerekliliği en fazla böyle durumlar çıkıyor ortaya. İçine düştüğün ıssızlıktan çekip alıyor seni ya da daha çok itiyor sessiz ve sakin sulara yaptığın dost seçimleri. Bizim seçimlere hile karışmış..!!
Olsun insan öğrenmeli her şeyi.! En büyük öğrenimi  ölümle yaşıyoruz buda bir gerçek. Var olduğumuz boyuttan, var olacağımız boyuta geçiş. Yani yeni bir yerde yeni bir yaradılış biçimi. Hem; Her bitişin bir başlangıç olma farkındalığı en çok ta ölüme yakışıyor mu?.
Ama olguyu algılamada yaşanan zorluk ve ölüm kelimesinin altında ki korkunç yok olma insanı sisli bir gerçeklik içinde halüsinasyonlara  sürüklüyor. Gelecek çekiliyor, geçmiş dumanlar içinde aklını uyuşturuyor.. Kafanda patlayan anlamsız resimler, duymaya alışık olmadığın sesler bir bir çınlıyor kulaklarında
.......................................................................................................................
Kısa sürede çok üzüldüm.!! Çok acıdı canım, acımasından olsa gerek hala idrak edemedi olanları aklım.!
''Hayat'' işte!!. İmgeler dışına çıkmıyor malesef.
Kurgusal döngü her an her birimiz için tabakhaneye bok yetiştirme telaşında, koşmaya devam ediyor. Aslına bakarsanız benim için hiç bir şeyin devam ettiği yok şu sıralar. Kendimi sık sık anlamsızlıklar içinde buluyor, parçalı bulutlu duygular içinde yoğruluyorum. Her geçen gün başka taraflarımı keşfe çıkıyor, bunca olan bitene mantıklı bir açıklama getirmeye çalışıyorum.
Ne yapayım.!!
Geceleri uyuyamadığım için gün aydınlanmaya yüz tutarken dışarı çıkıyor, Sabah ezanını dinliyorum sahil kenarında, bizim hocalar da pek bir kötü okuyorlar be kardeşim. Ezan boyunca uyumamın yegane yardımcısı alkolden iki metre uzaklaşıyorum. Koşuya çıkmış insanlar serseri olmadığımı sezmiş, içime içime tebessüm ediyor, selamsız asla geçmiyorlar. Çöpçüler telkinde bulunuyorlar şişeleri etrafa atmamam konusunda, yaşları on u geçmeyen üç beş çocuk geliyor ''Sen iç, şişeleri at, at ki bizde ekmek parası kazanalım'' diyorlar.
Devriye gezen iki polis yanıma yaklaşıyor sessizce, kısa bir kimlik kontrölünün ardından tatlı bir sohbete başlıyoruz. Şark görevlerindeki kahramanlıklarını dinliyorum. Memleket meselelerine eğiliyoruz falan filan işte.
Şehre sabah doğuyor bense uyuyabilmek için ne kadar daha alkol almam gerektiğini hesaplıyorum. Öyle alkolik falan da değilim hani. Bu aralar böyle.
Bu aralar benliğim parçalara bölünmenin şaşkınlığında. 
Geçer.!
 Her şey geçiyor, mühim olan başımıza gelenlerden aldığımız dersler değil miydi.?
Aldık işte bizde bir şeyler. Şimdi aldıklarımızı yaşamanın zamanı
Tecrübe denen zırvalığın içini doldurma, kendini avutma baharı.!!
Yapacak başka bir şey var mı.?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder